Eczaneler ve Sosyal Medya Yolculuğu
Günümüz; hatta bazen saatimiz geçmiyor ki; sosyal medyada neler oluyor diye bakmadan, takip ettiğimiz kişiler neler paylaşmış diye merak etmeden durabilelim.
Kim?... Kiminle?... Nerede?... Nasıl?... Neler oluyor?...Yeni ne var?....
Derken... Yeni olan herhangi bir şey, sosyal medyada paylaşıldığı an itibariyle; yeni olmaktan çıkıp, ''eski'' oluveriyor. Sosyal medyanın tüketimi bu derece şiddetli. En büyük tüketim aracı bir nevi.
Moda, sağlık, beslenme, spor, güzellik, anti-aging, seyahat, tatil, yeme-içme... Hatta bilim ve teknoloji... Aklımıza ne gelirse... Trendleri o belirliyor, biz de oradan takip ediyor ve takip ediliyoruz. Bu mecrada, eğitimli ya da eğitimsiz, konusunda bilgisi olsun ya da olmasın, inanılmaz büyük takipçi kitlelerine ulaşabilen ‘’fenomenler’’ var.
Hal böyleyken; kendimizi ifade edebilmenin ve danışanlarımıza ya da takipçilerimize doğru bilgiyi iletebilmenin önemli bir yolu da sosyal medyada var olmaktan geçiyor. Aslında bu bir bakıma, çok da büyük bir fırsat. Ezber bozmak, doğru bilgiyi, günceli iletmek ve daha da önemlisi yanlış ve gereksiz bilginin karşısında durabilmek için.
Ancak bunun önünde bir takım büyük engeller de var tabii. Malum, mevzuat birçok yönden kısıtlayıcı. O zaman da çıkış yolu, kurumsal değil kişisel iletişimde. Dahası, bu iletişimi, eczanelerimizde de eş zamanlı olarak kullanabilme becerimizde. Ama nasıl? Ve neden? Aslında sosyal medya, bu kadar hayatımızın içindeyken, hayatın da ta kendisi gibi… Bir taraftan günümüzün dinamiklerini yansıtıyor diyebiliriz. O zaman sosyal medya ile herkesin hayatında mutlaka bir şekilde yeri olan, mutlaka bir vesileyle kapısından girmişliği bulunan; eczanelerimizin, örtüştüğü noktaları görebilmemiz de mümkün.
Hız... Hayatlarımız, günlerimiz büyük bir hız içinde su gibi akıyor. Her şey hızlı olmak zorunda. Zamanın gerisine düşmeden en yeniyi, en farklıyı, hızlıca bize sunmalı. Eczanelerimizden de içeri hızlıca ilacını almak üzere giren hastalarımızın, yeniyi, sağlıktaki yenilik ve yeni yaklaşımları görmesini sağlamak, bizim görevimiz.
Dikkat çekici… Tek bir parmağımızla, hızlıca ekrandan kayıp giden görüntüler içinde iyi olması için bir paylaşım mutlaka dikkatimizi çekmeli. Sürekli yetişmemiz gereken bir yerler, yetişmemiz gereken birileri, yetişmemiz gereken işler var. Tıpkı eczanelerimizdeki pek çok ürün, alan, kategorinin dikkat dağıtıcı etkisi olduğu gibi. Ancak dikkat çeken paylaşımlarımız, danışanlarımıza dokunabiliyor.
Görsellik... Hızlıca geçerken, görsel olarak da sizi yakalamalı. Uzun uzun incelemek için bir dolu uyaranların içinden sıyrılmalı ve tıpkı sosyal medyada olduğu gibi eczanelerimizde de yazıdan çok şekil ve görsellerle öne çıkmalı.
Özet... Bilginin özeti, görselliğin devamında çok kıymetli. İlgi alanımıza girmeli ve kısaca anlatmalı ki, devamına bakmamıza ve vakit ayırmamıza değsin. Üstelik vakit belki de günümüzün en kıymetlisi iken...Uzun uzun okumaları da çok sevmediğimiz zor da olsa kabul etmemiz gereken bir gerçek.
Güncel... O kadar büyük bir bilgi bombardımanı var ki, yeni ve doğru bilgi her zaman daha çok merak etmemizi ve güvenmemizi sağlıyor. Eczanelerimizde de en güncel bilgiyi hastalarımıza sunabiliyor olmamız ve onların güncel olan bilgiden haberdar olmalarını sağlamamız paha biçilemez.
Pozitif... Yani umut vermeli, ilham vermeli... Her şey öylesine karamsar, öylesine acı var ki... Bu olumlama ihtiyacı da büyüdükçe büyüyor. Hepimiz iyi olanı duymaya, görmeye muhtaç hissediyor, iyi olanın varlığına doğru tıpkı mıknatıs gibi çekiliyoruz.
Tutarlılık... En önemli iletişim özelliklerinden birisi hatta belki de en önemlisi. Tutarlılık da ancak gerçekle, samimiyetle geliyor. Aksi, ne yazık ki yok olmaya mahkum. En ufak bir samimiyetsizlik, sosyal medyada fırtınalar kopartıyor. Eczanelerimizde de bu samimiyetimiz ve gerçekliğimiz aslında hem hastalarımız hem de danışanlarımız tarafından bilinçsizce de olsa idrak ediliyor ve bu etkinin ışığıyla yolda bizimle beraber olmaya devam ediyorlar.
Tevazu... Yükselen değerlerden birisi olan tevazu, sosyal medyada da yükselişte olan bir değer. Özellikle, egoyla baş edebilme ve tevazu, sosyal medyada bir gereklilik. Bir taraftan, böylesi yeni dinamiklerle, devinim içinde kurgulanmaya devam eden, adeta yaşayan bir iletişim, değişik pek çok yönden şekillenmeye devam ediyorken, sağlık sektörü de pek tabii ki bundan ayrı düşünülemez. Bu iletişim temaları bu şekilde irdelenip, detaylandırıldığında, eczacılarca, eczanelerine uyarlandığında, eczanelere en çok değer katan, danışmanlık görevlerini yerine getirirlerken de yararlanabilecekleri anahtarlar aslında. Bunlar da çok daha anlaşılır olabilme adına eczacıyı da, ekiplerini de zorlayıcı ve dolayısıyla geliştirici. Çünkü, bir konuyu basitleştirebilmek, sadeleştirebilmek esasen konuya büyük bir hakimiyet gerektiriyor. En güçlü yönümüz olan danışmalığımız için de bu elmas değerinde.
Eczanelerdeki rafların da bu bakış açısıyla dillenmesi, satış bilimiyle de harmanlanarak konuşmayı öğrenmesi bugünün ve yarının eczanelerinin olmazsa olmazları.
Eczanelerimizdeki güçlü iletişim, danışanımızı iletişime açmak ve iletişim kurmasına ikna etmekle başlıyor. Özellikle de Y kuşağı ve sonrasının bu iletişim araçlarına verdikleri yanıtlar ve yaklaşımları çok olumlu. O yüzden, sosyal medyada var olmak ve buradaki yalınlığı da, raflara ve ekiplerimize taşıyabilmek, özellikle gençlerle direkt iletişim kurmanın ve belki de danışanlarımızın, danışma yollarındaki engelleri yıkmanın en ulaşılabilir yolu. Ve bu yalın iletişim de bilginin en doğru şekilde gideceği yere varmasına aracı oluyor. Bunun için, rekabetin de çok farklı bir noktada olduğunu, sağlık alanında pek çok bilgi eksikliği ile de rekabet etmek zorunda kalacağımızı ve doğru bilgiyi yaymanın, ulaştırmanın da çok önemli bir misyon olduğunu özümseyerek yola koyulmalıyız.
Tüm bunlarla yola çıktığımızda, sağ salim yol alabilmek için çok kritik bir viraja daha giriyoruz. Bu da kiminle el ele olduğumuz, kimlerle iş ortaklığı yaptığımız, kimlerle bağımız olduğu… İşte tam da burada, sağlık sektöründen çok farklı bir sektörden, moda sektöründen bir örneği; çok çarpıcı bulduğum için paylaşmak istiyorum.
Çok yakın bir zamanda, ünlü modacılar, Donna Karan ve Dianne Von Furstenberg, Ralph Lauren'in New York'taki dillere destan gösterisine birlikte katıldılar. Günümüzün, emeği, bilgiyi, hızlıca yok eden, tüketen bir bakış açısına el ele karşı koymak adına çok değerli bir birliktelik olarak moda dünyasını salladı. Sosyal medyada da bu sıra dışı şov beklenen; büyük ve güçlü etkiyi çok doğal olarak yaratmış oldu. Buradan yola çıkarak, bizim sektörümüzde; sağlık sektöründe; de aynı hızla bir araya gelmemiz ve bununla birlikte kimin yanında durduğumuz, kiminle omuz omuza verdiğimiz de bir o kadar kritik.
Hızlıca değişime ayak uydurmak, değişmek, gelişmek ve yenilenmek zorundayız. Bu da ancak reformist davranarak, fark yaratarak gerçekleşebilecek.
Bu yolculukta, hepimize iyi yolculuklar…
Ecz. Umut Çakar Eren